SON EKLENENLER

Doçentliğini Almış Akademisyene Yeniden Atama Kriterleri Dayatılamaz!

Mahkeme:Doçentliğini Almış Akademisyene Yeniden Atama Kriterleri Dayatılamaz!
26 Kasım 2021 17:57

EĞİTİM SEN tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Doçentliğini almış fakat kadrosu verilmemiş olan Sendika üyemizin “yeniden atama kriterleri” mevzubahis edilerek iş akdinin feshedilmesi işlemine ilişkin açtığımız davada, iptal kararı verilmiştir. Karar, benzer durumda olan tüm akademisyenler açısından kritik önemde olup emsal niteliğindedir.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde görevli olan ve 2017 yılında doçentlik unvanı alan üyemizin, yeniden atama işlemi “dosya ibrazında bulunmadığı” gerekçesiyle yapılmayarak 14.04.2021 tarihinde görevine son verilmiştir. Üyemizin doçent kadrosunun verilmesi hususundaki haklı ve makul talebini karşılamayan Ankara Üniversitesi, mağduriyetleri katlayarak ve bir adım ileri giderek üyemizin yeniden atamasını yapmayıp iş akdini feshetmiştir.

Eğitim Sen Genel Merkezi’nin takip ettiği davada, Ankara 5. İdare Mahkemesi öncesinde yürütmeyi durdurma kararı almış, dava sonucunda da oy birliğiyle “hukuka uyarlılık bulunmayan” işlemi iptal ederek üyemizin yoksun kaldığı parasal hakların iadesi yönünde karar vermiştir.

Mahkeme, gerekçeli kararında “15.11.2017 tarihinde doçentlik unvanını kazanan davacının akademik yönden doktor öğretim üyesi kadrosu için gerekli niteliklere sahip olduğu ve Akademik Birim Komisyonu ile Maliye Bölüm Kurulu kararlarına göre başarılı ve hizmetine ihtiyaç duyulan bir öğretim elemanı olduğu anlaşıldığından, bulunduğu kadroya yeniden atanmasına yönelik herhangi bir bilimsel çalışma dosyası sunmadığından bahisle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır” diyerek üyemizin “doçent” olduğunun altını çizmiştir.

Mahkeme ayrıca, “2547 sayılı Kanun’un 23. maddesinde, doktor öğretim üyeliğine atanmada aranılacak şartlar sayılmış olup, üniversitelerce bu maddede sayılanlar dışında koşul getirilebileceği, bu yönde atama kriterleri belirleyebileceği tartışmasızdır. Ancak, söz konusu kriterlerin doktor öğretim üyesi atamalarında adaylar arasından en iyi olanı seçmek için konulacağı da tabiidir. Bu haliyle, doktor öğretim üyesi kadrolarına yapılacak yeniden atamalarda, adayın ilk atamada aranılan koşulları taşıyıp taşımadığının değil, görevinde başarılı olup olmadığının araştırılması, başarısız ise başarısızlığının tespit edilerek buna göre işlem tesis edilmesi gerekmektedir.” diyerek dayatılan koşullar bahane edilerek iş akdinin feshi işleminin yasanın sözü ve özüne aykırı olduğunu vurgulamıştır.

Tüm eleştiri ve ikazlara rağmen, akademisyenler oldubittiye getirilen norm kadro uygulaması ve yeniden atama kriterleri üzerinden atama-yükseltilme “sopası” ile esnek ve güvencesiz bir ortamda çalışmaya zorlanmaktadır.

YÖK’ün en ‘yaratıcı’ ve en ‘hakkaniyetli’ düzenleme olduğunu iddia ettiği norm kadro uygulaması ile doktora, doçentlik ve profesörlük unvanlarını almış meslektaşlarımızın haklı ve makul kadro taleplerini karşılamayan yönetimler, bu yetmezmiş gibi bir de “yeniden atama” sopası ile kendilerince tahakküm kurmaya devam etmektedir.

Tüm idareler ve kurullar açısından önemli olan bu karar üzerinden çağrılarımızı bir kez daha yenilemek isteriz:

Akademi tarihinin ‘emsalsiz’ düzenlemesi olan norm-kadro uygulaması derhal iptal edilmeli, ehliyet ve liyakat kriterleri gözetilerek hakkın öznesi olan akademisyenlerin kadro talepleri karşılanmalıdır.

Mevcut yapı ve ilgili mevzuat, ayrımcılığa kapı aralamaya devam etmektedir. Hâlihazırda dört ayrı doçent versiyonu türemiş durumdadır: Kadrosu verilmiş doçentler, kadrosu verilmemiş doçentler, araştırma görevlisi doçent doktorlar, öğretim görevlisi doçent doktorlar. Yeniden atama kriterlerinin aynı statüye sahip kişilerin bir kısmına uygulanıp diğerlerinin muaf tutulması ve her bir kategoridekilere farklı kriterler uygulanması eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağına aykırıdır.

Sayıştay raporları, atama-yükseltmeye ilişkin iş ve işlemelerde kayırmacılıkların arttığını, hak ve adalet terazisinin idare tarafından yeterince dikkate alınmadığını göstermektedir. Tahakküm heveslisi ve otoriter eğilimli zihniyetler, tarihin karanlık sayfalarına yazılacak ve gelecek, katılımcı demokrasi yoluyla ehliyet ve liyakat ilkeleri esas alınarak inşa edilecektir.

Tüm idarecileri ve ilgili kurulları, Anayasada güvence altına alınmış olan haklarımızı koruyup kollamaya; hukuka aykırı, ehliyet ve liyakati hiçe sayan ve kayırmacılık sonucu doğuran tüm işlemlerden sakınarak muhtemel dayatmalara karşı tepki vermeye davet ediyoruz.

Kazanılan dava, sendikal mücadelenin bir sonucu olup benzer durumdaki çok sayıda akademisyen için emsal niteliğindedir.

Tüm paydaşları, atama ve yükseltme konusunda süreç takibine, hak aramaya ve bu kapsamda sendikal dayanışmaya davet ediyoruz.

SENDİKA BÜLTENİ

AKADEMİ DÜNYASI SAYFASINI
YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #
SON EKLENEN HABERLER